İkinci Yeni alkol vesaire
sıkmayın canımı daha neler
Galata’da dervişler hû iken
yamacı Yüksek Kaldırım mıymış neymiş
eskisi Alageyik içre bir telaş
Zabıta düdükleri fır fır
tam da çıkarken Esengül
bir de ne görsünler
plastik çantasında
francaladan tam bir ekmek
sıkmayın canımı daha neler
Galata’da dervişler hû iken
yamacı Yüksek Kaldırım mıymış neymiş
eskisi Alageyik içre bir telaş
Zabıta düdükleri fır fır
tam da çıkarken Esengül
bir de ne görsünler
plastik çantasında
francaladan tam bir ekmek
Karaköy sanki beyaz iken
boyadılar bir gece gizliceayyaş arkadaşlar
geçip utana sıkıla karanlığında mecburen
Esengül Balat’a pır pır
asılıyken vücudunda
yüz adet gizli ellisi ayan beyan
ağulu şehvet
nerde canım kolay mı
uça kalka gidivermek
birden çok İstanbul’da
onca balkon tecavüze uğrar
gık diyemez kalır öyle
Esengül ne ki
Olsa olsa bakir bir fahişe
Kime ne dense
Duvar mı duvar
yok yok bu başka bir hal
Esengül yudum rakısız
can verir gün aşırı teninden
o ne cengaver balıktır ki
Rakı şişesinde ölüm bilmeyen
hadi Ya - Hû ,
bana Ey – Vallah
Ölüm Üzre 2
nefesimi unuttuğum yerde
dansı bıraktım
akşam şaraba benzerdi
hu ya hu ya;
balık ağa değince
lodos ve eskiyen yüzüm
orada aklımı çelince
oyuncak, neş’eli çocuk
düşerse bitti
yeniden başlar mı hikaye
uykumu böldü
yarım kalmış işlerim vardı
ölmeden önceydi
aşka dip not düştüm,
yılan gibi sessiz sokul bana
duanı arkamdan oku
gittim
yaşamın salıncağında
tuhaf bir anıya yazıldı ismim
tuttum buzu tuza sardım.
Ölüm Üzre 3
oradaysa gitti
kim gitmez
ince sızı hüzzam yerine
incesaz segâh
yıkanır suyunda zaman
ağusu akar
ellerini yıkanır
başka yerde kalabalık
uzanınca nâpâk
seyretti kendini uzaktan
akıyordu kelimeler
sıvısı kaygan
değiştirirken yılan deri
gülüyordu kirpi
örtseler zamana gizlenecek
tül gibiyi kaldırdılar
çırılçıplak
vücudu emrâz
kuyudan çıkart beni yâr !
koştu
her ölüm erkendi
dibe dalmayınca
her evlilik erken
kim gitmez
ince sızı hüzzam yerine
incesaz segâh
yıkanır suyunda zaman
ağusu akar
ellerini yıkanır
başka yerde kalabalık
uzanınca nâpâk
seyretti kendini uzaktan
akıyordu kelimeler
sıvısı kaygan
değiştirirken yılan deri
gülüyordu kirpi
örtseler zamana gizlenecek
tül gibiyi kaldırdılar
çırılçıplak
vücudu emrâz
kuyudan çıkart beni yâr !
koştu
her ölüm erkendi
dibe dalmayınca
her evlilik erken
yorgundu atlar çiftleşemediler
kalkmadı vapurlar da
yüzer gibi bir o bir bu yana
halatları vardı bağlı mı bağlı
urgan parmağı düğümleyince
anlıyor insan
uzun mu uzun bir de
nehirler yola yaklaşmadıkça
kuşlar havalandı sanki
o kadar pır kanat ki
ağaçlar o kadar
nerede öldüysem
orada karmaşa
daha ölmemişken cevap
kadınlar ve adamlar da
işleri çok bile’si fazla
sevişmeden ne rüzgar ne ten
dut vakti
hatta haziran isimli bir ay
öldüm ya da
bir bir ben
kalkmadı vapurlar da
yüzer gibi bir o bir bu yana
halatları vardı bağlı mı bağlı
urgan parmağı düğümleyince
anlıyor insan
uzun mu uzun bir de
nehirler yola yaklaşmadıkça
kuşlar havalandı sanki
o kadar pır kanat ki
ağaçlar o kadar
nerede öldüysem
orada karmaşa
daha ölmemişken cevap
kadınlar ve adamlar da
işleri çok bile’si fazla
sevişmeden ne rüzgar ne ten
dut vakti
hatta haziran isimli bir ay
öldüm ya da
bir bir ben
Ölüm Üzre 5
kadın tangodan öldü
caz, biri kız öteki oğlan
zenci güleç çocuklar doğurdu
at köpek ve altın
çiftleşmeyi seçti
son ateşi söndürdüm
küllerinde sustum
susmamla devrildim
a’râf’ da tedirgin;
bir avucum su dolu cehenneme
biri kor yığın cennete
vakfına erdim:
avarif-ul Me'arif
ekânîm-i selâse
elif lâm mîm sâd
yitik zamanda
konuşurken usul kelam
nerede kalmıştık biz
söyler misin Allah aşkına ?
Ölüm Üzre 6
hayal susar zihin uyur,
düşmemek için mırıldanırlar
aynıdır makaslar kafalarda
gelir eğilir kalkar gidenlere
hayale durmayınca şehir ölür,
olmaz konuşur adamlar
buluttan kıvam
rengi değişmez
hayal yorulur kabalaşır şehvet,
gün gelir hatırlanmaz habersiz ölünce
ağlaması anı tutmaz kulakta
işitmesi sessiz oğlanların
söz sükuttaysa hayal az sezer,
istemli dul kadınlar bitli oğlanlar
garsonlar kasiyerler
natırlar kasaplar
boyası gerdan muavinler sivilceli kızlar
çala evrak katipler ta düdükleri iri
bekçiler
felaketsiz yakınıp ağlayınca
hayal koşar ruh uyanır,
aşk ve kadın dahil
bilinmeyen bir köşede
biriktirir sinsice
durup hayale
ölmeye gidince
suda timsah içi
bozar cenaze vakti
-nasıl bilirdiniz kişiyi
-iyi iyi
o da
hayal
toprağa
değince
Ölüm Üzre 7
memeleriyle belirince bende
eli elimde, itimat feneriyle
karanlık bir rahimden
parlak bir okyanusa taşıyınca
memeleriyle belirince bende
hayallerimi öldürüyor kadınlar
evlenince öksüz doğurunca yetim
üşengeç memeli
esrarı yitik öpünce
memeleriyle belirince bende
arzularımı kışkırtıyor kadınlar
ilk memelerinden sevmek
aşk doymadır, onlarladır
emzirmeyince, içerlemeyince
çok sever az ölür
memeleri dolgun, dudakları rujlu kadınlar
çok ölür az sever
memeleri küskün, dudakları solgun kadınlar
sütüyle sevip
öpen ağzıyla doyurunca
memeleriyle belirince bende
fikrimi incitiyor kadınlar
ölüm boyumuzca bir şeydir, metafizik
gün gelir emzirir elbet annelerimiz,
kadınlar bitip
ölüm makbule geçince
nurullah kadirioğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder