7 Şubat 2014 Cuma

hüzn-ü şiir

bir yerde yaşamış mıydım neydi

mor salkımlar uzanırdı balkonundan
çiçek miydi üzüm müydü
soğuk sular sızardı testisinden
seramikti mavi miydi
hatırlamam...

bir yerde görmüş müydüm neydi

çocuktum bıyık boyardım
boy ayna mıydı taş kesme miydi neydi
yüzüm o aynada kalmış mıdır
ben unutmuş muyum
bilmem anlamam...

gömleğim miydi koşarken yırtılan
tenim mi ruhum mu,
uzun hareleriyle uçar mıydı kuşlar
uçar mıydım yoksa ben de
çocukluğun dantel beyazlığıyla,
kimdi tütün gökyüzü ve yıldız kokan
kimdi geceyle gelen gümüşî saçlı adam
dayım mıydı unuttum
yoksa değil miydi ?

kimindi içimdeki hüzzam ?
bir güvercin miydi zaman zaman
göğe topuğunu çizen,
ne zaman üşüdüm ben ne zaman
ne zaman kayboldu fasıl usul ve zaman
söyle zaman !
bir yerde yitirdim mi bir şeyler ben
ki, aldım daldım mordum...

sever miydim
ben değil miydim
o muydu değil miydi
aşk var mıydı, yıkanılan
göz var mıydı, dalınan
hiç anlamam, hiç !

görmedim mi gördüm mü
hafızamda ne kaldı, bilemem ne
söyler misin allah aşkına
ben ne zaman büyüdüm
böyle ansızın ben ?




şer ve şiir

kahin geldi buyurdu

vadileri zirveleri
kuşatınca kelebek ölüleri
sığırcık kuşunun karabataktan
iki çift yumurtası
kızları oğulları,
vakit susup sese si la sol fa
azlanana mi re do
solfej çalgılara veda edince
tınısız insanlar
lastik kemerlerinde
hadım birer yetim

dedi ki
gelen gemiler de güvensiz,
dağlarda yüzmeyene
bakıp ahlananlar kadar
kim ki harflerini külle iyice yıkarsa
ölecek derin damağında dinazor erkekle
alımlı poredator kadın

anlattı ki
cennete düşecek
bir zaman yanlışlıkla herkes
hepinize itiraz
toz duman

yazdı ki giderayak
her kim ki
konuşursa lûgatla zina
tutkuya ihanet
encamı yazılıdır
söz-
ün
defter-
inde

acı
sancı
alegori




tane sevmek

dahası vardı anlatamadım

uçuk mavi eşarplarıyla
derinden derine öptüler
rengini bilemedim sanki
üstelik severek gittiler

yoktular da sandım mı

rüyada fena korkular
ağzı kocaman mı susunca
yanılan bilmezse
gelince uğrarım

kelimelerden yaraya nem
en az sevmek kadar
gitmeden eğilip de anlamak

içim hızlı telaş
çok aceleyim
bir eğilebilsen

küçük ellerinde kiraz
bardağı kaldırıyor tane
taa ki o kadar olur o kadar





ay’lama

ay çıktı

geldiler izini götürdüler
o kadar kalabalık
baktılar terziler dikemediler

kum konçertosu

tiz düdükleriyle acemi kadınlar
gereksiz üşümeyin
doğmanız uzak ihtimal

kadın onu boyadı kırmızıydı
olmadı sarrafların terazileri
kefeler tartsızdı
ölçtüler unutup gittiler

mabetler cemaate çocuk eskiye
yeni işler dükkanlar bakışlar bile
kuğu nazikçe intihar edince
aşk tanıma muhtaç

nasıl bağırdıysan
ay dünyaya düştü






sondan say bir bir

yaz kış lodosa nispet poyraz
lüfer zamanı dut vakti
çilek reçeli deyin ki adına martılar zamanı
toz koyunca da adına buz yazınca da.
detayım heykelde

ne kadar eski kadındı ne kadar yeni

öyle sarmaşık mı desem
birden bire mi topuklarında
şaşardım ışıklar havai fişek.
detaya heykel durdum

nereden almışsa
fazlasıydı bitmeyen eksiğiyle
öyle parlak sönük
o kadar olur mat ki yıldız yıldız.
heykele detay kıldım

sis baskın yitik izler
hatta tövbe tövbe
yeşil çuhalı cenazelerde
bir adaydı sandalı olmayan.
detayda heykelimi kırdım





yeni öğrenenler için kadının menşei

kim görmedim dese fitnedir
hem de gıybet
mağara duvar resimlerinde
onundur en yaman nü'ler

havva’dan bir katre alev alan odur
nuh nebi’den sularda kamara ayartan da

zamanın karanlık şifreli köşesinde
şehvet otundan şurup
rivayet odur ki lokman elinden
erkeklere pusudur

kirpiklerinde divan şiiri okları
hangi gazele başvursa baş köşe yeri
ağıtlara tırnak akşam sefası
yetmez’le celallenenlere
bir de sabâ rüzgârı

kelimenin yokuşundan kim baksa
al işte dilinde cümlenin ferah ovası

her kim gördüm derse billahi tezvirattır
ne hikmetse her kim
ayan beyan onunla halvettir

olmayanın hali haraptır
ister karanlık niyetlerin sopaları
ister nazlı dalgaların fena işleri

erkekten nakilse
yukarı bıyık bu mu bu
aşağıda malum sakal o mu o
tu tu tu
işte buraya yazdım
tüküren kadındır







hulyalı bir martı

sabaha kalkınca habersizsen

kayıt dışı bir evham
kuyularda güneş ısırgan

uzun yola da gitsen

sökük bir levha
yazılacak metinler de
ödünç kelimeler onlarla
nereden alındıysa

kendince bir atsın işte sen
sözlerin çiftesinde şaha kalkan
biriktirdin de söyle söyle
o ne güzel bahçeler
akşamın güzel mi güzel

nefesinde tütsü
ağaçlar kadar uzun da mavi
hangi siyaha baksan
nereden gelmişsen beyaz
ne kadar kalabalıksın öyle sessizce

boğulurken yüzdüm
bana karşıydım
sesim beni bastırır
izin verme






vakit ve gramer

hangi evde hüzün varsa
gelir beni bulur
ağlamasında uzun yollar
işaretsiz göllerde boğulunca

hangi sevda derinden bıçaklansa
gelir beni bulur
kanatlarında zehir renkli hareler
kelebekler tırtıla dönüşünce

hangi acı bir daha ilmiklense
gelir beni bulur
dantel kollu masumiyet
sırsız aynalarda boyandıkça

hangi isyan bir daha ayaklansa
gelir beni bulur
tersten başlayan hikaye
zamansız saate anlaştıkça

hangi zaman kendimi unutsam
gelir beni bulur
yüklü siyah şilepler
limanlara yanaşmadıkça




bi’gelsin

saati görsem vurulmazdım
yeniydim anlamadılar
büyük harfleri sevmezdim
kanım çekildi
adamlar sokağa hızla

ne zaman çocuk inlese
kadınlar ağlar uzun kirpiklerinde
çalarlı şarkılar değil
vurmalı sazlarında
nasıl desem ki hüzün anlayana

bilemedim oradan gelmeyi
kaldım gülmenin eşiğinde
kimse hak vermedi
öğretilse herkes anlardı
ben dahil kolayca

ondadır belki
terkim pek kolay
hanginiz ise kirlenince
su değil sular gerek

bi’gelsin kim uçmaz
uçurumda nerene düşsen
kabahati görünce
kimse görmeden ben
saçları dahil elleri tutunca

tuttu,
gök
yere
yapıştı



yitik
 
sayfa çevrildi hep daha
bir kar korkak eli yüreğinde
ertelenmiş düşlerden hece,
Habersizce Sevdi Anlamasınlar Diye

çılgınca ekoseler düğmeler
danteli kim önemser ki bu kadar
aklına değmese bilmeyecekti,
Habersizce Umutlandı Sezmesinler Diye

rüzgar gibi geçti dense yalan
tıs tıs kaplumbağa misali
emekleyen de değildi zaman,
Habersizce Sevindi Övmesinler Diye

birileri mi büyüdü göstere göstere,
o mu küçüldü utana sıkıla
bilinmedi hay huya ayarlı zamanda,
Habersizce Güldü Tutmasınlar Diye

bir şeyin eli değdi ruhlara
olan oldu gizlice
şiir şimdilik dahil,
Habersizce Yaşadı Bilmesinler Diye


 


Hiç yorum yok:

ZAMAN ŞEHİR İNSAN 2