yanında gecenin ışığı
gah sundu gah sunacak
gah sundu gah sunacak
yüzünde mum ışığı
gah söndü gah sönecek
üst perdeden evcil avaz
yedi sekiz yokuz
dedi ki
bu nice bahttır ki
dar’a düştüm çoğaldım
nar’a düştüm azaldım
gah söndü gah sönecek
üst perdeden evcil avaz
yedi sekiz yokuz
dedi ki
bu nice bahttır ki
dar’a düştüm çoğaldım
nar’a düştüm azaldım
dedi ki
susmamdan kıt’a yaptılar
adına afrika yazdılar
dedi ki
hikayesi bedbaht olanın
yüz’ü heyhat olur
bildi ki;
tek kişilik orkestra hayat
susmamdan kıt’a yaptılar
adına afrika yazdılar
dedi ki
hikayesi bedbaht olanın
yüz’ü heyhat olur
bildi ki;
tek kişilik orkestra hayat
yak artık şu mumları, ruhum gece
yak ki göresin sözlerim karanlık hece
sütüm mü kaçtı ne?
hadi be herif !
bebeği bir de sen emzir
bilirsin ki gizli ay yüzüm vardı bir de
ki upuzun bir cümle
ben yaşadım, bilirim
sözler de ölür
mefaülün faülün
lâ ölün !
bilmem son resmimi gördün mü:
hüznü kaküllü, bereli
hüznü alnında iri iri
yıprandı hadi hadi bana yeni bir yüz al !
kavga bitti gün başladı
kimseye söylemedim
o kadar sinsiydi ki
karıncalar da duymadı
tufanın nuhu gibi
her şeyi bir bir aldılar,
işe yaramam diye bana dokunmadılar
noktalama işaretleriyle alfabeyi
kuşkulu ve belirsiz lûgatları
kolonya naftalin,
kimseye söylemedim
o kadar sinsiydi ki
karıncalar da duymadı
tufanın nuhu gibi
her şeyi bir bir aldılar,
işe yaramam diye bana dokunmadılar
noktalama işaretleriyle alfabeyi
kuşkulu ve belirsiz lûgatları
kolonya naftalin,
evham kokulu
yastıkların ardına gizledim
dipte bir şey vardı uzanıp avuçladım
benden eksilene cevaptı
geceden arta kalan bir tomar saçtı
çıktım, dudaklarımda segah şarkı
imbatın çoktan geçmişti zamanı
naçar durdum imdata karşı
az kişi anlar;
tez ölür şarkısı hüzzam notalı kadınlar
yastıkların ardına gizledim
dipte bir şey vardı uzanıp avuçladım
benden eksilene cevaptı
geceden arta kalan bir tomar saçtı
çıktım, dudaklarımda segah şarkı
imbatın çoktan geçmişti zamanı
naçar durdum imdata karşı
az kişi anlar;
tez ölür şarkısı hüzzam notalı kadınlar
şımarık edayla
kocaman şehir yürüyordu yanında,
içinde ağır aksak lodos
bıçakla ikiye bölünen ruhunda
can çekişiyordu hüzünlü bir geyik
kimsenin olmayan gecede
karanlığın en parlak ışığında
ellerine kasvetli ve tüyden de ağır
bir ay düşecekti ki
basıp derleyip toparlayıp
kaçırdılar geceyi yanlarına alıp
gün ve ay olurdu da
gecesiz yapamazdı bir kadın
hep saklandığı teninden çalarsanız geceyi
acı, yüzünde bir dansa durur ki
herkese bulaşır bin kollu elemi
Nurullah Kadirioğlu
Kadıköy'de Kedi ve Düş
Ne yani, Kadıköy Çarşıda, upuzun
rüyalar biriktiren bir sahafta bir Kedi düşü gelince ne yapacaktı ?
Kedi mamalarıyla kuaförlerinin boy
gösterdiği ‘’KedMag’’ dergilerinin kalabalığında mı uykuya duracaktı.
Yani, besbelli siz Kedice
bilmiyorsunuz!
Apaçık ki, Cevat Çapan’ca da…
Eee boşuna mı uyuması ‘’Son
Posta’’ın yanında…
Duyup öğrenesiniz diyedir: Çapan
Usta, şu ‘’Bana Düşlerini Anlat’’ın yazarı; bilir misiniz ki, Kediler
Milletinin baş yapıtı Bilge Ozan Kavafis’in ‘’Solak Kedi Manifestosu’’ yapıtını
Kediceye değil Türkçeye tercüme eden bir Kedi Severdir.
Artık bırakın da bir güzel
düşlerini anlatsın Cevat Hocaya bizim Kadıköy Kedisi…
Hadi hadi iyi rüyalar size !
TRT’den Milattan Önce Kameraman
dostum Fahri Kaytaz çekti; yanlışlıkla bizim Kadıköy’e düştüğü gün.
Ben de zevkle yazdım metnini…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder